Daimi Olma Yeteneği

Kevser Öztürk
2 min readJul 27, 2021

--

Sürdürebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. 21. yüzyılda genel olarak biyosfer ve uygarlığının bu yeteneğine atfen kullanılır. Aynı zamanda, kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu ve insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilir gelişmenin alt etki alanları kültürel, teknolojik ve politik olarak kabul edilir. Sürdürülebilirliğin sağlanması, Dünyanın yaşamı desteklemeye devam etmesine imkân verecektir.

Ben bu konu kapsamında ‘’Sorumlu Üretim ve Tüketim’’ başlığında fikir ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sürdürülebilir üretim ve tüketim, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama olanaklarını tehlikeye atmadan bugünkü ihtiyaçların karşılanması olarak tanımlanabilmektedir. Öncelikle bir soru ile özdeğerlendirmede bulunmanızı tavisye ediyorum.

İhtiyaç duyduğumuz için mi yoksa istediğimiz için mi satın alıyoruz?

Küresel ekonominin itici gücünü oluşturan tüketim ve üretim, doğal çevrenin ve kaynakların kullanımına dayanmaktadır ve gezegen üzerinde olumsuz etkiler oluşturmakta. Çevresel sürdürülebilirliği ve ekonomik büyümeyi uzlaştırmak hala çözülmesi gereken en önemli problemlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yüzyılda yaşanan ekonomik ve sosyal gelişmeyi çevresel bozulmanın izlediği biliyoruz.

Satın aldığımız her ürün için doğal kaynak harcanıyor. Satın aldığımız her ürün bir gün atık oluyor.

Dünya nüfusunun büyük bir kısmı hala, kendi temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyecek düzeyde düşük tüketime sahiptir. Daha verimli üretim ve tedarik zincirlerinin yaratılmasında, satıcı ve tüketici düzeyinde küresel kişi başına gıda atığının yarı yarıya azaltılması da çok önemlidir. Bunun yapılması, gıda güvenliğini artırabilir ve kaynakları daha verimli kullanan ekonomiye doğru geçişi sağlayabilir.

Ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı başarmak için, malları ve kaynakları üretme ve tüketme biçimlerimizi değiştirmek suretiyle ekolojik ayak izimizi derhal azaltmamız gerekiyor. Dünya genelinde en büyük su tüketicisi tarımdır ve tarımsal sulama, insanların kullandığı tüm taze suyun yaklaşık %70’ini buluyor.

Ortak doğal kaynaklarımızın verimli yönetimi ve zehirli atık ve kirleticileri bertaraf etme biçimimiz de bu amaca ulaşmada önemli hedeflerdir. Endüstriler, işletmeler ve tüketicileri geri dönüştürme ve atıkları azaltmaya teşvik etmek de, gelişmekte olan ülkelerin 2030 yılına kadar daha sürdürülebilir tüketim örüntülerini benimsemeye teşvik etmekle eşit derecede önemli.

Sürdürülebilir kalkınma amacı 12’nin alt hedefleri aşağıdaki gibidir:

  1. Doğal kaynakların etkin kullanımı ve sürdürülebilir yönetimi
  2. Gıda atıklarının hem tüketici hem perakendeci seviyesinde azaltılması
  3. Kimyasal maddelerin ve atıkların çevre-dostu yönetimi
  4. Atık üretiminin önleme, yeniden kullanım ve geri kazanım yoluyla azaltılması
  5. Şirketlerin sürdürülebilir uygulamaları benimsemesinin sağlanması
  6. Kamuda sürdürülebilir satın alma politikalarının benimsenmesi
  7. Sürdürülebilir kalkınma bilgisinin paylaşılması, sürdürülebilir kalkınma bilincinin artırılması.

Üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek ekolojik ayak izimizi azaltmak, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesinde önemli bir adım olacaktır. Bu konuda duyarlı olmamızı Dünyamız adına talep ediyor, bilinçli nesiller yetiştirmemizi diliyorum.

--

--